Yazımıza söz konusu kavramları tanımlayarak başlayalım. Cinsiyet kavramı; toplumsal cinsiyet ve biyolojik cinsiyet olarak ikiye ayrılıyor. Biyolojik cinsiyet, bireyin genetik yapısından kaynaklanan fiziksel ve biyolojik özellikleri temsil ediyor. Örneğin farklı cinsiyetlerin XX, XY, X0, XXY gibi farklı kromozom yapıları olabilir. Toplumsal cinsiyet ise biyolojik temele dayanmaksızın ‘kadın’ ve ‘erkeklere’ atfedilen görev, sorumluluk, imaj ve beklentiler olarak tanımlanabilir. Bu kavramı toplum; inançları, beklentileri ve kültürüne göre yapılandırıyor. İş dünyasında sekreterliğin kadınlara, yöneticiliğin erkeklere yakıştırılması toplumsal cinsiyete örnek olarak verilebilir.
Toplumsal Cinsiyet Eşitsizliği tüm dünyanın dikkatini çekmiş bir sorun. Birleşmiş Milletler, Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı, önde gelen şirketler, okullar, eğitmenler, öğretmenler, sanatçılar önderliğinde pek çok umut vadeden proje üretiliyor ve uygulanıyor. Ancak değişimin daha köklü ve hızlı ilerleyebilmesi için iş dünyasından daha fazla destek gerekiyor. Toplumsal Cinsiyet Eşitlikçi bir kurum kültürü oluşturmanızın hem kuruma hem topluma sağlayacağı pek çok faydadan birkaçını listeledik.
1. Geleceğin şirketleri arasında olmak, globalleşmek için:
Toplumsal cinsiyet eşitliği, Birleşmiş Milletler’in 2015 yılında kabul ettiği ve 2030’a kadar dünya gündemini şekillendirmesi beklenen Sürdürülebilir Kalkınma Hedefleri arasında yer alıyor. Bu konunun dünya çapında dikkat çekmesinin iş dünyasına yansımaları da büyük. Sektörlerinde önde gelen yüzlerce şirket ‘Toplumsal Cinsiyet Eşitlikçi’ ve ayrımcılık karşıtı politikalar geliştiriyor. Kurum kültürü 21. yüzyıl değerlerine göre şekilleniyor. Artık çalışanları tektipleştiren, baskılayan endüstri tipi ayrımcı politikalar o şirketin globalleşemeyeceğinin ve büyüyemeyeceğinin bir işareti olarak görülüyor. Bu yüzden öngörülü pek çok kurum, ayrımcılık karşıtı politikalarıyla çalışanlarına değer verdiğini göstermeye çalışıyor.
2. Hiçbir türlü ayrımcılığın olmadığı bir ortam için:
Toplumsal cinsiyet eşitsizliği acilen müdahale edilmesi gereken bir problem. Ancak kurumlarda (veya toplumda) görülen tek ayrımcı problem bundan ibaret değil. Toplumsal cinsiyet eşitsizliği ile ilgili atacağınız adımlar her türlü ayrımcı tutum ve davranışın azalmasına yardımcı olacaktır. Bu sayede kurumunuzda bir empati kültürü yaratabilirsiniz. Bu da mobbing, iş yerinde cinsel taciz, etnik ayrımcılık, hatta pozitif ayrımcılık gibi diğer konularda da gelişiminize destek olabilir.
3. Kalıpyargılardan arındırılmış, güvene dayalı bir çalışma ortamı için:
Toplumsal cinsiyet kalıpyargıları iş dünyasını çok temelden etkiliyor. En başta çalışanların kurumdaki pozisyonları bile bu kalıpyargılara uygun belirlenebiliyor. Örneğin erkeklerin, aynı yetkinlikteki diğer cinsiyetlerdeki meslektaşlarına göre yönetici pozisyonuna seçilme ve terfi etme olasılıkları daha yüksek. Terfi alan her 100 erkeğe karşılık 79 kadın terfi alabiliyor. Araştırmalar gösteriyor ki, kadınlar erkeklere göre uzmanlık alanları konusunda daha çok sorgulanıyor, yaptıkları işin doğruluğunu kanıtlamak için daha fazla kanıt göstermek zorunda kalıyor, daha alt pozisyonda çalışan biri gibi algılanıyor, işe katkıları daha çok göz ardı ediliyor ve hatta aynı iş için daha az maaş alıyorlar. Bu durum çalışanların şirketin adil tutumuna yönelik algısına zarar veriyor. Yöneticilerinin adil kararlar aldığına inanılan şirketlerde çalışanların içsel motivasyonları ve kurum bağlılıklarının çok daha yüksek olduğu biliniyor. Ek olarak kadınların kibar, duygusal, anaç, dedikoducu, kırılgan; erkeklerin ise kaba, girişken, rekabetçi gibi kalıpyargılara sığdırılması kurumlarda ciddi iletişim problemlerine neden olabiliyor. Kurumunuzu bu kalıpyargılardan arındırmak pek çok iletişim probleminin çözülmesinin de yolunu açıyor.
4. Daha güçlü bir kurum imajı için:
Kurum-içi çalışmalarda eşitliği sağlayacak önlemler ve eğitimler imajınızı ve marka değerinizi güçlendirmek adına çok önemli. Özellikle kurumunuzu dışarıya karşı temsil eden pazarlama ve halkla ilişkiler departmanlarının bu konuda eğitilmesi şart. Günümüzde cinsiyetçi söylemdeki reklamlar farkındalığı yüksek pek çok tüketicinin gözünden kaçmıyor ve bu durum o markanın imajını ciddi şekilde zedeleyebiliyor. Hatta seçilen reklam yüzlerinin de toplumsal cinsiyet eşitliğinde duruşları önemseniyor. Günümüzde tüketiciler sadece ürün kalitesine ya da fiyatına değil, temsil ettiği değerlere dikkat ediyorlar.
5. Daha yaratıcı ve üretken olmak için:
Ayrımcılığın ortadan kalkması zincirleme olarak değişimler yaratıyor. Çalışanlarda adil bir kurum algısı motivasyon ve bağlılığı artırıyor. Çalışanlar kendilerini daha rahat ifade edebileceklerini hissediyorlar ve bu da yaratıcılığı körüklüyor. Çeşitlilik yaratıcılığı ve üretkenliği beraberinde getiriyor.
6. Şirketinizin sorumluluğu olduğu için:
Toplumsal cinsiyet eşitliği çalışmaları yapmak; şirketinizin globalleşmesi, imajının güçlenmesi, şirketinizde daha mutlu, yaratıcı çalışanların olması ve kültürlerarası çeşitliliği destekleyen, kapsayıcı bir kurum kültürü oluşması gibi faydalarının yanı sıra şirketinizin sorumluluğudur da. Toplumun bir parçası olarak tüm kurumlar adil koşullar ve etik çalışma ilkelerini sağlama sorumluluğuna sahiptir.
7. Toplumsal dönüşüme destek için:
Toplumsal cinsiyet eşitsizliği istihdam alanında çarpıcı verilerle kendini gösteriyor. TÜİK verilerine göre 15 yaş üzeri toplam nüfusa göre kadınların istihdam oranı %29,3 iken erkeklerinki %65,8. Yaklaşık 11 milyon kadın “ev işleriyle meşgul” olarak tanımlanıyor. Eğitim düzeyi ne olursa olsun kadınlar daha az iş imkanına sahip oluyor. Örneğin hiçbir okul bitirmeyen erkeklerin istihdam oranı %49,8 iken kadınlarınki %20,8. Yükseköğretim mezunu kadınlar için ise oranlar daha kötü görünüyor. EUROSTAT verilerine göre Türkiye’de yükseköğretim mezunu kadınların işsizlik oranı %21,3 iken 28 AB ülkesinin ortalaması %5,1. Ancak biliniyor ki bu tablonun değişmesi herkesin çabasıyla mümkün. Kurumunuzu dönüştürebilir, çalışanları ve yöneticileri toplumsal cinsiyet konusunda eğitebilir, devlet desteği veya uluslararası desteklerle toplumsal cinsiyet eşitliği projeleri yürütebilirsiniz. Toplumsal dönüşüme ve eşitliğe destek veren bir kültürü benimsediğinizi gösterebilirsiniz.
8. Kendinizi ve çalışanlarınızı geliştirmek için:
Çalışanların ve yöneticilerin pek çoğunun toplumsal cinsiyet eşitsizliği ile ilgili farkındalığı olmayabiliyor. Bu yüzden ayrımcılığı destekleyecek ifadeler kullanabiliyor, espriler yapabiliyorlar. Öncelikle yöneticilerin bu konuda çalışanlarına yatırım yapması ve bu meseleyi çözmenin uzun vadede hem kurumsal hem toplumsal hem de evrensel ölçekteki faydalarını düşünerek adım atması gerekiyor. Bu süreçte uzmanlardan eğitim almak, eşitliği destekleyici uygulamalar başlatmak ve ilkeler belirlemek; çalışanların bu meseleyi benimsemelerine yardımcı olmak için çok önemli.
Bu yazı hazırlanırken aşağıdaki kaynaklardan yararlanılmıştır:
İletişimde Toplumsal Cinsiyet Eşitliği Rehberi, Koç Holding (2017)
Women in the Workplace, McKinsey (2018)
2018’de Kadın İstatistikleri, Doğruluk Payı (2018)
Comments